Özel Dedektif Tutmak Yasal mı?

Öncelikle belirtmek gerekir ki, ülkemizde özel dedektiflik mesleğinin çerçevesini çizen bir düzenleme mevcut değildir. Dolayısıyla kanunda açıkça hukuka aykırı olduğu belirtilmemesi nedeniyle Özel Dedektiflik suç değildir.

Delil toplama yetkisi Cumhuriyet Savcılarına verilmiştir. Ancak, sanık/şüpheli veya mağdur/müşteki/şikayetçi tarafın leh ve aleyhine olan delillerin toplamasını önleyen bir düzenleme yoktur. Hukuka uygun her delil yargılamaya konu edilebilir.

Özel dedektiflerin de kişilerin leh ve aleyhine delil toplamalarının kanuna aykırı olduğuna dair bir düzenleme mevcut değildir. Ancak özel dedektiflik ve özel araştırma yaparken gerçekleştirilen eylemlerin hukuka aykırılık teşkil etmesi halinde bu fiiller suça konu olacaktır. Bu nedenle Türkiye’de özel dedektiflik faaliyetlerinin, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununa, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanuna, Türk Ceza Kanununun Özel Hayatın Gizliliği hükümlerine uygun olarak yürütülmesi gerekmektedir. 

Örneğin, şahıslara değil ancak olaya yönelik yapılan bir araştırmada somut gerçeği aydınlatmak için toplanan güvenlik kamerası görüntüleri, delil tespiti için harici olarak yapılan inceleme veya olay yerine ilişkin fotoğraf çekilmesi gibi eylemler iddiaları ispat etmek için kullanılabilirken ; sırf kişiyi tuzağa düşürme amacıyla yapılan takip, fotoğraflama veya kişinin bilişim cihazı üzerinde rızası olmaksızın mesaj/arama kayıtlarını belgeleme gibi eylemler KVKK ve Özel Hayatın Gizliliği hükümlerinin ihlali nedeniyle suç teşkil edecektir.

Dolayısıyla özel dedektiflik ve araştırma faaliyetleri, yasal çerçeveler ve etik kurallar gözetilerek yürütülmelidir. Hukuka uygun olmayan yöntemlerle elde edilen deliller, yargılama süreçlerinde bir engel teşkil edebilir. Bu durum, özel dedektiflik  alanında hizmet almak isteyen kişilerin dikkat etmesi gereken önemli bir husustur.

Kanunda özel dedektiflik düzenlenmemiş olsa da özel dedektifliğin ve harici delil toplamaya ilişkin içtihat kapsamında çizilen sınırlar mevcuttur. Var olan boşluk, içtihatlar ile doldurulmaya çalışılsa da bu çalışma yetersizdir.

Ülkemizde özel dedektiflik ile ilgili yasal bir düzenleme olmasa da son zamanlarda Yargıtay’ın verdiği hükümler, özel dedektifler aracılığı ile toplanan delillerin yasallığı konusundaki çerçeveyi de çizmektedir.

Bu konuda Yargıtay’ın çeşitli dairelerinde verilmiş kararlar mevcuttur;

  • Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2014/9209 E. , 2014/16818 K. ilamında ise, boşanma aşamasında olduğu esinin başka birisiyle ilişkisi olduğu gerekçesiyle eşinin ilişki yaşadığı kişiye karsı manevi tazminat davası açan davacı tarafın dosyasında özel dedektif tarafından çekilen fotoğrafları delil olarak saymış davacı lehine manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2014/9209 E. , 2014/16818 K.

“…Dava, kişilik haklarına saldırı nedeni ile manevi tazminat ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istem reddedilmiş; karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalının kendisi ile evli olduğunu bildiği halde eşi ile ilişkiye girmesi eyleminin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu iddia ederek uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.  Davalı, davacının iddialarını kabul etmediğini, eşine yönelik açtığı boşanma davasında da aynı iddialarını tekrar ettiğini ancak ispatlanamayan davanın reddine karar verildiğini, davacının eşini yalnız teyzesinin kızına gayrimenkul satması nedeni ile tanıdığını, dedektif tutup eşini takip ettiren ve kendisinin fotoğraflarını çektiren davacı hakkında şikayetçi olduğunu, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Yerel Mahkemece, davacı tarafından açılan boşanma davasının eşin davalı ile birlikte olduğu iddiası ispat edilemediğinden reddedilmiş olması nedeni ile kuvvetli delil mahiyetindeki karara ve davacının esinin güven sarsıcı davranışlarının ancak onun sadakat borcunun karşılığı olabileceği nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, davacının eşine yönelik açtığı zina nedenine dayalı boşanma davası ispat edilemediğinden reddedilmiş ise de eşin davacıya yönelik açtığı ayrı yaşama nedenine dayalı boşanma davasında davacının başka bir kadın ile ilişkisi olması nedeni ile tam kusurlu bulunarak boşanma ile birlikte maddi ve manevi tazminat ve nafakaya hükmedildiği, kararın 2. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.

Davalı ile davacının boşandığı eşinin birlikte yurt dışına gittikleri, bir apartman dairesinin balkonunda birlikte çekilmiş fotoğraflarının bulunduğu, aile mahkemesi hakimince bu durumun eşin bir başka bayanla birlikte yasaması olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda davalının, davacının eşi ile evli olduğunu bilerek ilişkiye girdiği, eşinin davacıya karsı sadakat yükümlülüğü bulunduğu, davalının da eşin eylemine bilerek iştirak ederek davacının zarar görmesine neden oldukları anlaşıldığına göre davacı yararına uygun tutarda bir manevi tazminat ödetilmesi yerine istemin tümden reddi doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.”

  • Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2015/15329 E. , 2017/1712 K. Sayılı ilamında, esinin başka kadınlarla olan ilişkilerini ispatlayan görüntüleri boşanma dava dosyasına sunan sanık hakkında görülen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu konulu ceza dava dosyasında, her ne kadar görüntüler katılanın rızası dışında elde edilmiş olsa da sanığın iddiayı ispat amacına sahip olması, suç isleme kastı ile hareket etmiyor olması ve sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeniyle Yerel Mahkemenin verdiği beraat kararı düzeltilerek onanmıştır. Yargıtay’ın ilamlarından dava taraflarının sunduğu delillerin hukuka uygun elde edildiğinin kabul edilebilmesi için öngördüğü iki şart bulunduğu anlaşılmaktadır.Bunlar; iddiayı ispat amacına sahip olmak ve suç isleme kastı ile hareket etmiyor olmaktır.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2015/15329 E. , 2017/1712 K.

“Sanığın katılan ile arasında devam etmekte olan boşanma davasında avukatı aracılığı ile sunmuş olduğu ve katılanın başka kadınlarla çekinmiş olduğu video ve yine başka kadınlara ait olan resimleri içeren CD’ yi katılanın rızası dışında elde ettiği iddia edilen olayda; CD içerindeki video ve resimleri üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın, boşanma davasındaki iddiasını ispatlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket etmediği anlaşılmakla, sanığın beraatine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.

Yapılan yargılama sonunda, yüklenen fiillerin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin sanığın yüklenen suçun unsurlarının oluştuğu gerekçesiyle sanık hakkında beraat kararı verildiğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Hükümlerin esasını teşkil eden kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, sanık hakkında beraat hükmü kurulurken, uygulanan kanun maddesinin, CMK’nın 223/2-a maddesi yerine aynı Kanun’un 223/2-b maddesi olarak yazılması suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine aykırı hareket edilmesi, Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususta aynı Kanun’un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hüküm fıkrasının ilk paragrafının, “Sanık hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu anlaşıldığından,CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince sanığın beraatine,” seklinde değiştirilmesisuretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTILEREKONANMASINA, 06.03.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.”

Ankara dedektif için bizimle iletişime geçebilirsiniz.